İzmir'de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. Lise yıllarında yazı hayatına başladı. Sakarya Valiliği ile ortak yürütülen ve çocukların şiddetten uzak yetişmesini hedefleyen "Hani Her Şey Bir Oyundu" projesi kapsamında çalışmalar yaptı. 2011 yılında "Bebek-ler" adlı oyunu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında, Atölye Karnaval tarafından ilk kez sahnelendi. Kadın Yazarlar Derneği üyesi olan Handan Gökçek, hâlen İzmir'de yaşamakta ve yazı çalışmalarını burada sürdürmektedir.

Handan Gökçek, günümüzün hikâye ve roman türünde eserler veren yazarlarındandır. Yazı hayatına esasen şiirle başlamış ve öyküye yönelişini şöyle dile getirmiştir: "İlk başlarda öykü değil, şiir yazıyordum. Bir gün sevgili Dinçer Sezgin'e yazdığım şiirleri okuttum. Bana aynen şunu söyledi: 'Sen şiir değil, öykü yazıyorsun. Öyküyü dene.' On yıl önce bana söylenen bu cümleden beri öykü yazmaya çalışıyorum." (Gökçek 2009). Yazarın "Yalnızlığımdaki Kalabalık" adlı ilk öyküsü Bir Bilet Gidiş-Dönüş adlı dergide yayımlanmıştır. Daha sonra kaleme aldığı öykülerini; Bahçe, Kum, Ardıçkuşu, Ünlem, Kül, Varlık, Agora, Adam Öykü, İmge Öyküler, Karakalem, Sarnıç, Kurşun Kalem, Akköy ve İzmir Kültür Edebiyat gibi dergilerde yayımlanmayı sürdürmüştür. İlk öykü kitabı Düş Hırsızı (2002)’nda kadınları, kadınların ruh hâllerini, sorunlarını ve bireysel- toplumsal statülerini ince bir dille sorgulamıştır. Kahramanlarını günlük hayatın içerisinden seçen yazar, bireyin bastırılmış iç değerlerini de kışkırtarak açığa çıkarmaya yönelmiş ve böylece okuruna birden çok kişiliğin aynasını tutmayı denemiştir. İkinci hikâye kitabı Sır Dökümü (2008)'ndeki öykülerde "kırmızı" imgesi kuvvetle baş göstermektedir. Hepçilingirler, Sır Dökümü'nü şöyle değerlendirmiştir: "Sır Dökümü'nde 'iç'ten 'dış'a taşan sözcüklerin imgelerin ardında, öyküden öyküye geçerken kan ve tutku kırmızısının kırılma ve savrulmaların içinde yol alıyor; yer yer karşımıza çıkan fantastik boyutların baş dödürücü gizemini derin doyumsuyorsunuz." Son öykü kitabı Katre (2018)'de ağırlıklı olarak kadın hikâyelerine yer veren Gökçek; fiziksel ve ruhsal şiddet, baskı, çocukluk travmaları, öteki olma durumu gibi güncel sosyal sorunlar üzerinde durmuştur.

Yazar, öykü ile başladığı yazı hayatında romana da yer verir. İlk romanı Ah Mana Mu (2010)'da edebiyatımızda birçok yazar tarafından farklı şekillerde işlenen 1924 mübadelesini Gökçek de kendi perspektinden ele alır. Rumca “ah anneciğim” anlamına gelen “ah mana mu” sözcüğü yazarın romanında iç yakan, sessiz bir çığlığa dönüşür. Handan Gökçek, anlatışını iki koşut kurguyla yapılandırmıştır. İlk düzlemde yüzyıl önceye giderek Yunanistan’ın Yanya'sına yönelmiş, ikinci düzlemde ise 1950 başlarının Türkiyesi’nde Hatay’la İzmir arasındaki bir düzleme yönelmiştir. İlkinde birbirine tutkun Rum kızı Rena’yla Türk delikanlısı Sakuş’un evlenmeyi başarması, İzmir işgalinin o yakada yarattığı olaylar yansıtılırken ikinci düzlemde adlarını Havva, İsa olarak değiştirmiş görünen kahramanların; büyükanne, büyükbaba oldukları dönem, bu doğrultuda yaşadıkları güçlükler, aşklarının karşılığı olarak kendilerine ödettirilen bedeller karşımıza çıkmaktadır. Yazar, Rena’nın yaşadığı dramı, öz ailesiyle çatışmasını kimi işlevsel ayrıntılarla sezdirmekte de ustalıklıdır (Arslankara 2010). Son romanı Ve Yokmuş (2017)'ta ise Gökçek, kahramanı Bilgin ekseninde 12 Eylül dönemini anlatmıştır. Çocuk edebiyatı içerisinde de değerlendirebileceğimiz Handan Gökçek; Gökyüzü Perileri ve Yeryüzü Çocukları (2012), Piri Reis (2013, Minik Yağmur Damlasının Maceraları (2017) ve Charlie (2017) adlı çocuk kitaplarını kaleme almıştır.

 

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR